Sitemize Hoş Geldiniz ------Sitemizdeki Konu Sayısı 1400'ün üzerine çıkmıştır Bir çok deney ve araştırma konularımız sizin ilginizi çekebilir SİTEDE ARAMA YAPMAK İÇİN YANDAKİ ARAMA KUTUSUNU KULLANIN Aşağıdaki kayan resim menüsüne de İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK konuları ekleyeceğim

Bonsai

0 yorum



1. Giriş
Bonsai dünyaya Japonlar tararından tanıtılmış eşi olmayan bir sanat türü; bahçıvanlığı, heykeltıraşlığı, ressamlığı ve felsefeyi kusursuz bir denge içinde biraraya getiren bir sanat "Bon", 'kap" ya da "saksı", "sai" ise "bitki" ya da "bitki yetiştirme" anlamını taşıyor. Dolayısıyla bu iki sözcüğün birleşmesinden oluşan "bonsai" Türkçe'ye "saksı içinde bitki yetiştirmek" diye çevrilebilir.

Bon-sai'yi dünyaya Japonlar tanıttı. Bu yüzden bonsai'nin kökeninin Japonya olduğu sanılıyor. Gerçekteyse kökeni Çin. Tam olarak ne zaman başladığı bilinmese de iki bin yıl öncesine kadar uzandığına dair ipuçları var. Çinliler taşınabilir kaplarda bitki yetiştiren ilk uygarlık değil kuşkusuz. Eski Mısır, Babil, Eski Yunan, Roma, Hindistan ve daha bir çok yerde de insanların saksılarda bitki yetiştirdiklerine dair bir çok bulgu var. Ancak saksılarda bitki yetiştirilmesi bütünüyle pratik nedenlere dayanmaktaydı ve bunda estetik bir amaç güdülmüyordu. Estetik amaçlarla bitki yetiştirme düşüncesinin ilk olarak Çin'de ortaya çıktığı sanılıyor. M.Ö. 220 - 250 yılları arasında Çin'i yönetmiş olan Hsia, Shang ve Chou hanedanları sırasında bile bahçe planlama sanatının oldukça gelişmiş olduğu, bilinen bir gerçek. Bu dönemde minyatür ağaçlardan oluşan, doğanın küçültülmüş bir taklidi olan ve Pun-ching adıyla bilinen bahçeler oldukça yaygındı. Bu sanat, Han hanedanı döneminde (M.Ö. 206-M.S. 221) doruğa ulaştı. Bu dönemlerde saksıda minyatür ağaç yetiştirme sanatına pun-sai ya da pen-sai adının verildiği biliniyor.

Çin kültürü ve sanatının Japonya üzerinde önemli etkileri olmuşta Çin ile Japonya arasındaki etkileşimin M.Ö. 200 yıllarına kadar uzandığı bilinmekte. Han hanedanı döneminde, Çin imparatoru Kwang Wu'nun izniyle çok sayıda Japon din adamı Çin'i ziyaret etmiş, daha sonraları çok sayıda Japon heyeti. Çin kültürünü incelemek üzere Çin'e gelmiş ve bütün bu etkileşimin sonucu olarak Budizm, M.S. altıncı yüzyıl civarında Japonya'ya girmişti. Budist rahiplerin çoğu bonsai meraklısı oldukları için bu sanatın adının bu dönemde Japonya'ya geldiği tahmin ediliyor. Ancak bonsai, 13. yüzyıla kadar Japon kültürünün önemli bir parçası olamadı. Bundan sonraki dönemdeyse bonsai ona kutsal bir anlam yükleyen din adamlarıyla asillerin tekelinde kaldı. Bugün bildiğimiz bonsai sanata, Japon toplumunun her kesiminde 19. yüzyıl başlarından sonra popüler olmaya başladı.

Batı dünyasının bonsai ile ilk tanışması 1878'de Paris'teki Dünya Fuarı'nda gerçekleşti, Fransızlardan fazla ilgi görmeyen bu sanat biraz tuhaf bile bulunmuştu. 1889 yılındaki fuar da ilgi biraz daha fazlaydı. İlginç bulunmasına karşın Doğuluların tuhaflıklarından biri gözüyle bakıldı bon-sai'ye. 1909 yılında Londra'daki bonsai sergisinin İngilizler'den büyük ilgi görmesine karşın, bonsai'nin batıda yaygın bir hobi haline gelmesi, İkinci Dünya Savaşı sonrasına rastlar. Daha önceleri Amerika'da bonsai sanatı Japon kökenliler arasında yaygınken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya'yı işgal eden Amerikan birliklerin-deki askerlerin bir kısmı dönüşlerinde bonsai'yi Amerikan toplumunun daha geniş bir kısmına tanıttılar. Özellikle son otuz yıldır bonsai, dünyanın hemen her yerine yayılmış durumda.



2. Bonsai'nin fizyolojisi
2.1. Kökler
2.2. Gövde ve Dallar
2.3. Yapraklar

Bonsai bir ağaç ya da bitki türü değil. Her tür ağaç, hatta her tür bitkiden yapılabiliyor. Ancak bazı bitki türleri doğal özelliklerinden dolayı bonsai yapılmaya daha elverişli. Bonsai gene ev bitkisi de değil. Normal bir ağaç gibi kışın dışarıda, soğukta kalması gerekiyor. Bunun istisnası, tropik bitkilerden yapılan ve dolayısıyla sürekli sıcak ortam isteyen iç mekan bonsai'leri. Bunlar ev içinde bulundurulabiliyor.

Bonsai, gelişmesi durdurulmuş değil, sadece küçük kalması için kontrol altında tutulan sağlıklı ve normal bir ağaçtır. Burada üzerinde önemle durulması gereken nokta, bonsai'nin sağlıklı ve normal bir ağaç olduğu. İyi bakılan bir bonsai, aynı türden normal boyutlardaki bir ağaçtan çok daha uzun yaşayabilir.

2.1. Kökler


Doğada ağaçların kökleri, gereksinimlerine ve bunları karşılamak için buldukları fırsatlara göre gelişir, Eğer bir bitki küçük, sığ bir saksıya konursa köklerin gelişimi sınırlanacak, bitkinin toprak üstünde kalan kısmının büyümesi dolayısıyla yavaşlayacaktır. Bir ağacın bonsai yapılmasındaki temel ilke bu. Normal bir ağaçta köklerin önemli bir görevi de ağacın sağlam bir şekilde ayakta durmasını sağlamak Bu yüzden kökler, ağacın büyüklüğüne bağlı olarak derine gitme gereği duyarlar. Bonsai'de böyle bir gerek olmadığı için kökler önemli ölçüde kısaltılabiliyor. Bu kök budaması ağacın büyüme sürecini sağlamak açısından çok önemli; ağacın yaşına ve türüne bağlı olarak her yıl ya da her iki-üç yılda bir yapılması gereken bir işlem. Ayrıca ağacın sağlığı için gerekli olan yeni ve sağlıklı köklerin ortaya çıkmasını da sağlıyor.

2.2. Gövde ve Dallar


Doğada bir ağacın dallarının ve gövdesinin şekli, o ağacın güneş ışığından en fazla yararlanmak amacıyla diğer ağaçlarla rekabeti sonucu belirlenir. Rüzgar, erozyon, yıldırım gibi doğal etkenlerle gövdeler eğilir ya da değişik fiziksel zararlar görür. Açık alanlarda yakınında başka ağaç olmadan büyüyen ağaçların dalları, geniş bir yayılma gösterir. Yere yakın dallar, ağacın gövdesinin yere yakın kısmının kalınlaşmasına neden olur. Yaşlı bir ağacın kökleri erozyon yüzünden toprak üstüne çıkmıştır. Bütün bunların saksı içinde büyüyen bir bitkide olması mümkün değil. Bonsai sanatçısı bu noktada devreye girer. Budama, tel sarma gibi değişik teknikleri kullanarak saksı içindeki ağacı doğadaki bir ağaca benzetmeye çalışır. Bonsai'yi saksıda yetiştirilen herhangi bir bitkiden ayıran temel nokta bu.

2.3. Yapraklar


Yapraklarının boyutları ve ağaç üzerindeki yerleşimlerini belirleyen en önemli iki etken su ve ışık. Genel olarak ağaçta dengeli bir şekilde dağılmış küçük yapraklar elde etmek için, bitkinin uzun aralıklarla sulanması ve gereksinimine göre bol ışık sağlanması gerekiyor. Maksimum büyüme, ağacın tepesinde ve dallarının uç noktasında gerçekleşiyor. Bu noktalarda yapılacak uygun budama, öteki yerlerde de büyümeyi uyaracaktır Ağacın sağlıklı olup olmadığının en iyi göstergesi yapraklan. Bu yüzden yaprakların dikkatle izlenmesi gerekiyor.



3. Bir Bonsai'de dikkat edilmesi gereken noktalar
Bir bonsai'yi saksı içinde büyüyen bir ağaçtan ayıran bazı temel özellikler var. Bütün bu özellikler bir bonsai sanatçısının uyması gereken kurallar bütününü oluşturuyor. Bonsai sanatçısı bu kuralları çok iyi öğrenmeli. Ancak bu kuralları çok iyi bilen insanlar, onları gerektiğinde en uygun şekilde bozabilirler.

Bir bonsai'ye bakıldığında küçük olmasının dışında çok önemli bir özelliği daha farkedilir. Bu da çok yaşlı görünmesi. Gerçekten çok yaşlı bonsai'ler de var. Örneğin, Harvard Üniversitesine ait olan Arnold Arboretum'undaki Larz Anderson Bonsai Koleksiyonu'nda 280 yaşındaki Hinoki selvisinin sergilenmektedir. Ama çoğu bonsai o kadar yaşlı değil. Önemli olan, bonsai'nin gerçek yaşı değil, ne kadar yaşlı göründüğü. Bonsai sanatçısının en önemli amaçlarından biri, bonsai tekniklerini kullanarak ağacı gerçekte olduğundan çok daha yaşlı göstermek.

Bir bonsai'nin bütün kısımları; kökler, gövde, dallar ve yapraklar, ağacın genel görünümünde dengeli bir şekilde yer almalı, yani ağaç bir bütünlüğe sahip olmalıdır. Dalların ve yaprakların konumlan, dalların boyutlarındaki çeşitlilik, bitkinin saksı içindeki konumu bakan insanın gözünü rahatsız etmeyecek bir dengede olmalı.



4. Genel İlkeler
4.1. Gövde
4.2. Dallar
4.3. Yapraklar
4.4. Kökler
4.5. Genel Görünüm
4.6. Saksılar

Hatırlatalım ki bu ilkeler, kesinlikle uyulması gereken kurallar değil. Yoksa bütün bonsai'ler aynı olurdu. Bunlar, yalnızca genel olarak uyulması gereken kurallar.

4.1. Gövde


Bonsai'nin hiç bir parçası, diğerlerinden daha önemli değil. Bununla beraber gövdenin merkezi önemde bir konumu var. Kalın bir gövde, yaşlı ve olgun bir ağaç duygusu yaratır. Fakat aşırı kalın bir gövde de göze hoş görünmez. Genel bir kural olarak bonsai'nin yüksekliği, gövdenin toprakla birleştiği noktadaki kalınlığının altı katı kadar olmalı.

Gövde, yukarı gittikçe hafifçe daralan bir koni biçiminde olmalı, silindir şeklindeki bir gövde makbul değil. (Hokidachi stili dışında). Gövdedeki eğrilik ve kıvrımlarıma minimum sayıda olmalısı gerekiyor (Bankan ve Nejikan stilleri dışında). Stile bağlı olarak bir ya da iki kıvrım yeterli; daha fazlası yapay bir görünüme yol açabiliyor. Kıvrımlarsa keskin değil yumuşak olmalı.

4.2. Dallar


Bir bonsai'deki doğal görünümü sağlayan en önemli unsur dalların konumlan ve biçimleri. Kendi haline bırakıldığında, ağaç çok sayıda ve gelişigüzel dal oluşturuyor. Bonsai'de dal sayısı görece az ve dalların ağaç üzerindeki konumları dikkatli bir biçimde seçilmiş durumda. Dalların konumu, bonsai'nin ana hatlarını belirleyerek gövdeyi en güzel şekilde gösteriyor.

Dalların farklı boy ve kalınlıklarda, dallar arasındaki aralığın da farklı uzunluklarda olması gerekiyor. Dallar arasındaki uzaklık yukarı çıktıkça azalmalı. Yine genel bir kural olarak, en uzun iki dalın (genelde en alttaki dallar) uzunlukları toplamı, bonsai'nin yüksekliğinin yarısı kadar olmalı. Bir bitkide dalların eğimi hemen hemen aynıdır. Bunun istisnası, iğne yapraklı ağaçlar. Bu ağaçların dallan gençken yukarı, yaşlıykense aşağı doğru eğimli. Bonsai tasarımında bu da dikkate alınmalı.

Dalların üstüste gelmemesi, gövde etrafında dağılmış olması, gövdedeki bir kıvrımın iç kısmında dal bulunmaması gerekiyor.

4.3. Yapraklar


Yapraklar, ne gövdenin görünmesini engelleyecek derecede sık olmalı, ne de ağaca hastalıklı bir görüntü verecek kadar seyrek. Yaprak boylan, ağacın boyutlarıyla orantılı olmalı. Küçük yapraklar elde etmek için bazı teknikler bulunsa da genelde etkileri sınırlı. Küçük yapraklı ağaçlar tercih edilmeli.

4.4. Kökler


Köklerin görünümü her tür bonsai'de çok önemli. Kökle gövdenin birleştiği yerin açıkça belli olması gerekiyor. Kalın köklerin üst kısımlarının toprak üstünde kalması, istenen bir özellik, ayrıca ağaca yaşlılık havası vermede önemli bîr unsur.

4.5. Genel Görünüm


Ön ve Arka Doğadaki bir ağacın ön ya da arkasından bahsetmek biraz anlamsız. Ancak bir bonsai üç boyutlu bir sanat eseri ve belli bir yönden bakılmak üzere tasarlanıyor. Bu yüzden ağacın ön ve arkasının belirlenmesi önemli, konu.

Bir ağacı bonsai olarak yetiştirmeye karar veren bonsai sanatçısının ilk işi, ağacın ön tarafını belirlemek. Ön taraf, ağacın yapısını en iyi şekilde göstermek üzere belirlenir. Bunun için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var: ön kısım, ağacın gövdesinin görülebilmesi için görece açık olmalı, üne doğru uzayan büyük bir dal bulunmamalı, köklerin dışarıda kalan kısımlarından büyük olanları önde yer almamalı ve gövdedeki kıvrımlar öne doğru olmamalı. Yalnızca ağacın tepe kısmı hafifçe öne eğimli olabilir.

Ağacın sadece ön kısmı değil, arka kısmı da kompozisyon açısından çok önemli. Öne doğru uzayan dallar istenmezken, arkaya doğru uzanan dallar üç boyutlu görüntüyü zenginleştirdikleri için, istenen bir özellik. Ayrıca bunlar bonsai'nin ön kısmı için dallar ve yapraklardan oluşan bîr fon oluştururlar.

4.6. Saksılar


Bir bonsai'nin en önemli unsurlarından biri de saksısı. Bonsai saksısı sıradan bir saksı değil, sanat eserinin bir parçası, Bonsai'yi güzelleştiren, onunla bütünleşen bir unsur konumunda. Ancak saksı, bonsai ile uyum içinde olmalı ve dikkati ağacın üzerinden almamalı.

Çiçek açan ve meyve veren ağaçlar için sırlı saksılar daha güzel görünüm sağlıyor. Saksının renginin, çiçek ve meyvelerin rengiyle uyumlu olacak şekilde seçilmesi gerekiyor. Yapraklarını döken bitkiler için de sırlı saksılar kullanılabiliyor. Açık renk yaprakları olan ağaçlar için açık renk, koyu renk yaprakları olan ağaçlar içinse koyu renk saksılar tercih edilmeli. Yapraklarını dökmeyen ağaçlar için de koyu renk saksılar uygun. Sırsız saksılar, özellikle yapraklarını dökmeyen ağaçlarla daha iyi uyum sağlıyor.

Uyumlu bir görünüm sağlamada saksının şekli de önemli. En yaygın kullanım gören saksılar, dikdörtgen ve oval şekilli olanları. Saksının derinlik ve uzunluğu ağacın türüne ve gereksinimlerine göre seçilmeli. Genel bir kural olarak saksı derinliği, ağacın gövdesinin toprakla birleştiği yerdeki kalınlığı kadar, uzunluğuysa ağaç boyunun üçte ikisi ila dörtte üçü arasında olmalı.

Kengai, Bunjingi ve Fukinagashi stilleri yuvarlak, kare veya altıgen şekilli, derin saksılarda güzel duruyor.

Dikdörtgen ve oval saksıların uzun taraflarının önde olması, kare saksılardaysa ön kısma kenarlardan birinin gelmesi istenen sonucu veriyor.



5. Bonsai stilleri
5.1. Gövde şekline göre
5.2. Gövde sayısına göre
5.3. Köklerin şekline göre
5.4. Dalların şekline göre:
5.5. Boyuta göre
5.6. Kompozisyona göre:

Bonsai'ler birkaç değişik şekilde sınıflandırılıyor: Gövdenin şekil ve pozisyonuna göre, gövde sayısına göre, köklerin şekline göre, dalların şekline göre, boyuta göre ve kompozisyona göre.

5.1. Gövde şekline göre


Chokkan: Ağacın dümdüz yükselen, yukarı çıktıkça hafifçe daralan konik bir gövdesi vardır. En alttaki ve ayni zamanda en uzun dalın topraktan yüksekliği, gövde yüksekliğinin üçte biri kadardır. Yukarı çıktıkça dallar kısalır ve dallar arasındaki uzaklık azalır. Dal yapısı simetrik olup koniyi andırır.

Moyogi: Chokkan'a benzer fakat gövde hafifçe kıvrık ya da eğik olur. Çoğu zaman uzun bir 'S' harfine benzer. Ağacın tepe noktası, gövdenin toprakla birleştiği noktanın hizasında-dır. öne doğru olan kıvrımlardan kaçırılmalıdır. Dallar kıvrımların iç tarafında değil, dış tarafında olmalıdır,

Shakan: Gövde dikeyle 3045 derece arasında bir açı yapar. En alttaki ve aynı zamanda en büyük dal, gövdenin eğik olduğu tarafın ters yönünde uzanır. Yüzeydeki kökler, özellikle eğimin ters yönünde olanları belirgindir. Kalınlıklarıyla, ağacı onların dengede tuttuğu izlenimi vermelidirler. Dalların genel kompozisyonu Chokkan'a benzer. Dallar yere paraleldir ya da hafifçe yere doğru eğiktir.

Bunjingi (Literati): Ağacın az sayıdaki ve düzensiz olarak yerleştirilmiş dallarının çoğunluğu gövdenin en üst üçte birindedir.

Kengai: Topraktan çıktıktan sonra bir miktar yukarı doğru giden gövde sanki yerçekimine karşı koyamamış gibi eğrilmeye başlar ve aşağıya doğru gider. Gövdenin ve dalların bir kısmı saksının en alt kısmından da aşağıya uzanır.

Han-Kengai: Kengai ile aynıdır. Tek farkı, gövdenin uç kısımları saksının en alt kısmından daha aşağıya uzanmaması.

Bankan: Gövde, bir somya yayının kıvrımlarını andırır. Dallar kısadır ve ağacın tepe kısmında yoğunlaşmıştır.

Nejikan: Gövde, ekseni etrafında kıvrılıp sarmal bir biçim almıştır. Dalların yerleşimi genel olarak Moyogi'de olduğu gibidir.

5.2. Gövde sayısına göre


Tankan: Tek bir gövde vardır.

Sokan: Aynı kök sisteminden yükselen iki ayrı gövde bulunur. Gövdelerden biri daha uzun, daha güçlü ve baskın konumdadır. Gövdeler birleştikleri yerde dar bir 'V' şekli oluştururlar, genellikle dik yükselirler, ancak birbirlerine paralel değildirler. Bir gövdenin dallan diğerine doğru büyü-memelidir. Her iki gövdenin dallarını bütün oluşturmalıdır.

Sankan: Aynı kök sisteminden yükselen üç gövde bulunur. Boylan farklıdır. En uzun gövde, aynı zamanda en güçlü görünümlüsü olmalıdır. Genellikle en uzun gövde ortada, diğerleriyse onun iki yanında yer alırlar. Dalların yerleşimi Sokan'a benzer.

Gokan: Beş gövdeden oluşur. Genel ilkeler Sankan'la aynıdır.

Kabudachi: Çok sayıda (beşten fazla) gövdeden oluşması dışında Go-kan'dan farkı yoktur.

5.3. Köklerin şekline göre


Neagari: Köklerin toprakla birlesen kısmı toprak üzerindedir.

İkadabuki: Yan yana birkaç gövdeden oluşur. Bu gövdeler aslında yere yan yatmış bir ağacın dallarıdır.

Netsunagari: Yanyana gövdeler sanki birbirlerinden bağımsız ağaçlar-mış gibi görünseler de, kök sistemleri ortaktır.

5.4. Dalların şekline göre:


Hokidachi: Ağacın görünümü ters çevrilmiş bir fırçayı andırır. Gövde düzgün ve dik olarak yükselir. Ana dallar, gövdenin tepe kısmına yakın yer alır ve yukarı gittikçe incelen çok sayıda dala ayrılırlar. Diğer stillerin çoğunun tersine, bu stilde ağacın dal sayısı çoktur.

Fukinagashi: Sürekli rüzgar altında yaşayan bir ağaç görünümüne sahiptir. Bütün dallar aynı yöne doğru uzanmıştır. Shakan'da olduğu gibi gövde genellikle eğiktir. Genellikle alt dallar daha büyüktür fakat dalların yerleşimi düzensizdir.

Sashieda: Dallarından biri bir yöne doğru aşırı uzamış, tek gövdeli bir ağaçtır.

Shidare-Zukuri: Dallar salkım halinde aşağıya doğru sarkar.

5.5. Boyuta göre


Shoohin: Minyatür bonsai (15 cm'den kısa). 5 cm'ye kadar olanlara shito veya keshitsubu, diğer bir deyişle parmak ucu bonsai'si adı verilir. 5-15 cm arasında olanları ise mame (bebek bonsai) olarak adlandırılır.

Kotate mochi veya kornona: 15-30 cm arasında (tek elle taşınabilen) bonsai'ler.

Chin veya chu-mono: 30- 60 cm arasında (tek kişi tarafından taşınabilen) bonsai'ler.

Dai veya omono: 60-120 cm arası (taşımak için iki veya daha fazla insana gereksinim duyulan) bonsai'ler.

5.6. Kompozisyona göre:


Yose-uye: Farklı kök sistemlerine sahip ağaçların bir grup oluşturduğu kompozisyonlara verilen addır. Çoğunlukla tek sayıda ağaçtan oluşur. Orman etkisi vermek için en az be ağaç bulunmalıdır. Genel etki, ağaçların bireysel güzelliklerinden daha önemlidir. Grup içindeki ağaçlardan biri, diğerlerinden daha büyük ve grubun odak noktası durumunda olmalıdır. Ağaçların hepsinin boyları farklı, ayrıca doğal bir görüntü oluşması için ağaçlar arasındaki uzaklıklar da farklı ve düzensiz olmalıdır. Perspektif yaratması için en uzun ağaç Öne doğru, kısalar arkaya doğru yerleştirilmelidir.

Ishitsuki: Ağaç bütünüyle bir kaya üzerinde bulunur. Ağacın kökleri kaya üzerindeki küçük bir oyuk içinde bulunan toprak parçasındadır. Amaç, doğada kaya üzerinde büyümüş bir ağaç etkisini vermektir.

Sekjoju: Ağacın gövdesi küçük bir kayanın üzerindedir. Kökler bu kayanın üzerinden aşağıya doğru inerek toprakla buluşur.