Sitemize Hoş Geldiniz ------Sitemizdeki Konu Sayısı 1400'ün üzerine çıkmıştır Bir çok deney ve araştırma konularımız sizin ilginizi çekebilir SİTEDE ARAMA YAPMAK İÇİN YANDAKİ ARAMA KUTUSUNU KULLANIN Aşağıdaki kayan resim menüsüne de İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK konuları ekleyeceğim

Orkide Fidesi Üretimi

0 yorum



Orkideler çok küçük ve endospermsiz tohumlara sahip oldukları için embriyolarını besleyemezler. Bunun için morfolojik gelişmelerini tamamlamış, ağırlıkça büyümüş olan embriyolar basit gıda ortamlarında gelişmeye alınırlar. Bu şekilde yapılan üretim yöntemine “embriyo kültürü” denir.


Orkide bitkisi saksı çiçeği veya kesme çiçek olarak yetiştirilen çiçeklerdir. Genel olarak orkideler kesme çiçek amaçlı yetiştirilmektedir. Saksı yetiştiriciliğinde 2-3 yılda bir saksı değiştirilir. Bu dönemde bölme veya tepe çelikleri ile üretimleri yapılabilir.


Orkideleri seralarda yetiştirmek için kullanılan ortamların orkide çeşitlerinin epifit veya terreristrik olup olmadığına bağlıdır. Epifit orkideler (Cattleya) doğal ortamlarında ağaçların yüzeyinde, kovuğunda, organik artıklar üzerinde yetişirler. Bu yüzden yetiştirildikleri ortam doğal ortamı ile benzer olmak zorundadır.

Cattleya, Phalaenopsis, Dendrobium, Vanda gibi çok sayıda epifit orkide çeşitleri osmunda yosunu, ağaç eğreltileri, ağaç kabuk çürüntüsü ve agregat materyaller gibi ortamlarda yetiştirilirler.


Orkide fideleri eşeyli ve eşeysiz olarak üretilebilirler. Birçok orkide türünün tohumla üretimi zor olduğundan üretim daha çok eşeysiz olarak yapılır. Bu da anne ve babaya benzer çeşitlerin çoğaltılmasında önem taşır. Orkide fidesi üretim yöntemlerini şöyle açıklayabiliriz;.


a) Eşeysiz üretim

Orkideler 0,1–0,25 mm çapında çok küçük tohumlara sahiptirler. Tohumlarda aynı zamanda endosperm yoktur. Bundan dolayı çimlenmeleri çok zordur.

Orkidelerin doğal yetişme ortamlarında bazı funguslar olduğu zaman çimlenme meydana gelmektedir. Bu nedenle doğal ortam dışında orkide tohumlarının çimlenmesi için şeker, nişasta vb. maddelerin bulunması gerekir.


1903 yılında bilim adamları orkide tohumlarının çimlendirilmesi için çalışmışlar ve ilk defa Knudson solüsyonlar içinde tohumları çimlendirmeyi başarmışlardır. Köklendirme ortamı hazırlanırken her kimyasal madde ayrı ayrı tartılarak 1 lt su içersinde eritilir. Son olarak agar ortama katılır. Agar eriyinceye kadar solüsyon ısıtılır. pH değeri 5-5,2 olarak düzenlenir. Ortam yaklaşık 1 cm derinliğinde bir tabaka oluşuncaya kadar kap içine dökülür. Sterilizasyon ve soğutmadan sonra kap tohum ekimi için hazır hale gelir. Ekim işlemi temiz bir yerde yapılmalıdır. Bütün yüzey temizlenmeli ve oda tozsuz olmalıdır. Ekimden önce tohumları da steril etmekte fayda vardır. Tohumlar küçük bir şişe içersine konularak %10’ luk klor solüsyonu ile karıştırılır. Kapak kapatılarak kuvvetlice çalkalanır. Bu işlem 5–10 dk boyunca devam eder. Sterilizasyonun sağlandığını tohum renkleri sarıya dönüştüğünde anlarız. Bundan sonra tohumlar bol su ile yıkanıp ekilir. Çok beklenmesi halinde tohum rengi beyaza dönüşeceğinden çimlenme yeteneğini kaybeder.


Ekilen tohum kültürleri serada maksimum 1,6 klx ışık yoğunluğunda ve minimum 21–22 oC ortama yerleştirilmelidir. Laboratuar ortamında ise 21 oC’de 1 klx ışıkta ve 16 saat iyi gelişme için yeterli olacaktır.


Çimlenmenin ilk belirtisi 15 gün sonra mikroskopla bakıldığında görülen beyaz tüycük oluşumudur. 1 ay sonunda protokorm oluşumu başlar. Protokorm oluşumundan 1-1,5 ay sonra bitkiler başka ortama şaşırtılırlar. Daha sonra vermikülit, kum, perlit, yaprak çürüntüsü, kum ve torfdan oluşan ara ortamlara nakledilirler. İstenilen boyutlara gelen bitkiler serada küçük saksılara alınırlar.


b) Vegatatif üretim

4 farklı şekilde yapılır.

Yumrular ile üretim; Toprak orkideleri doğal ortamlarında yeni oluşturdukları yumrular ile üretilirler. Yumrulu orkidelerde her bitki genellikle 2 yumru taşır. Kışı bir önceki sene meydana gelen yumru sayesinde geçiren bitkinin bahara doğru ek köklerinden biri kalınlaşmaya başlar. Bunun ucunda bir yumru daha oluşur. Bu yumru gelişirken diğer taraftan yukarıya doğru bir tomurcuk oluşturarak yeni yılın gövdesini meydana getirmeye başlar. Bitkinin gelişmesi devam ettikçe yeni yumruda gelişmesine devam eder.








Resim : Orkidelerde yumrular


Eski yumru ise bu arada buruşur. Yeni yumrunun yanında ona birleşik ve içi boş halde bulunur. Sonuç olarak eski yumru yeni yumruyu ve yeni bitkiyi meydana getirir. Çelikle üretim; Çelikle üretim çeşitlere göre 4 farklı şekilde yapılır. Birçok orkide tepe çeliği ile üretilebilir. Genellikle alınan çelikler 30–40 cm uzunluğunda, 4–6 yaprak çifti ve birkaç hava kökünden oluşur. Alınan çelikler bir fungusit ile muamele edilerek köklendirme ortamına dikilir.






Fotoğraf : Arachnis


Arachnis ve vanda çeşitleri bu şekilde üretilirler.


Bazı orkideler de yaprak koltuklarından çıkan sürgünleri ile üretilir. Bunlar boğumlardan çıkan köklü sürgünlerdir. En az 4 veya daha fazla kök oluşturan bu sürgünler ana bitkiden koparılır. Başka saksılara alınarak büyümeye bırakılırlar.






Fotoğraf : Epidendrium


Dendrobium ve epidendrium çeşitleri bu şekilde üretilir.


Phaius çeşidi çiçek sapından alınan çelikler ile üretilir. Bu yöntemde alttaki çiçek ile dipteki gövde arasında en az 7 ya da daha fazla boğum bulunmalıdır. Bu boğumların her biri brakte yapraklar ile örtülüdür. En alttaki çiçek hasat zamanına geldikten sonra sap yalancı soğana oldukça yakın kesilir.






Fotoğraf : Phaius


Üstte çiçeğin çıktığı boğum çıkarılır. Geri kalan sap çelik olarak kullanılır. Her parça 35–45 mm uzunluğunda olacak şekilde bölünür. Bölme işlemi sırasında kullanılan bıçak steril olmak zorundadır. Çelikler nemli torf içine çeliklerin uçları kurumayacak şekilde dikilirler. 2–3 ay sonra her boğumdan küçük bitkiler çıkmaya başlar. Bu bitkicikler 3–4 kök meydana getirdikten sonra ana bitkiden ayrılarak orkideler için uygun harçlara dikilirler. İki üç yıl içersinde bitkiler uygun çiçeklenme büyüklüğüne ulaşırlar.


Phalenopsis çeşidinde de çelikler aynı şekilde alınır. Ancak bunda farklı olarak alınan çelikler tohumlardaki gibi steril şartlarda üretilirler.


Son olarak gözlü gövde çeliği ile üretimde çelikler boğumun altından ve üstünden 2 cm olarak kesilir. Kesim işlemi steril aletlerle yapılır. Kesilmiş gövde parçaları % 10’ luk klor içersinde 10–12 dk. süre ile tutularak sterilize edilir.


Sterilizasyon işlemine tutulmuş parçaların uçları tekrar steril bir bıçak ile kesilir. Her parça özel ortamlarla hazırlanmış test küplerine yerleştirilir. 3 ay sonra bitki parçasının boğumunda kök oluşur. 2–3 kök oluştuğunda bitki besin ortamından uzaklaştırılarak uygun harca dikilir.

Ayırma ile üretim; Cattleya ve bazı orkide türleri ana bitkinin bölünmesi ile çoğaltılırlar. Bu yöntem 4 veya daha fazla kök sürgünü oluşturan bitkilerde uygulanır.






Fotoğraf : Ayırmaya uygun orkide bitkisi


Kök sürgünleri ana bitkinin boyunun yarısına ulaştığında köklü olarak ayrılır. Ayrılan bitkiler tek olarak saksılara dikilirler. Cattleya bitkisinde 3 yılda bir ayırma işlemi yapılır. Bunun sebebi ise bir yılda ancak bir yeni yaprak oluşturmasıdır. Paphiopedilum ve Cymbidium gibi çeşitler daha sık bölünebilirler. Bu bitkilerin çoğalması için her parçanın bir yaprak çifti ve yumru parçası bulunduran parça içermesi yeterlidir.


Doku kültürü ile üretim; Bu üretim yöntemi yeni uygulamaya başlayan bir yöntemdir. Steril şartlar altında 1 yıl içersinde ana bitkiden bir milyona yakın bitki elde edilir. Doku kültürü vegatatif üretim yöntemlerinden avantajlıdır. Diğer vegatatif üretim teknikleri ile 3–4 yaşındaki bir orkideden en çok 3–4 bitki elde edilirken doku kültüründe binlerce bitki üretmek mümkündür. Yine vegatatif üretimde hastalık söz konusu olduğunda diğer bitkilere de bulaşma ihtimali varken doku kültüründe bu sorunda ortadan kalkmaktadır.


Orkideler çok küçük ve endospermsiz tohumlara sahip oldukları için embriyolarını besleyemezler. Bunun için morfolojik gelişmelerini tamamlamış, ağırlıkça büyümüş olan embriyolar basit gıda ortamlarında gelişmeye alınırlar. Bu şekilde yapılan üretim yöntemine “embriyo kültürü” denir.


Orkidelerde meristem kültürü ile de üretim yapılmaktadır. Bu kültürün esası meristemin birkaç yaprak taslağı ile birlikte binoküler mikroskop altında izole edilerek besin ortamına yerleştirilmesidir.




Derleyen:By Eyyupk

KAYNAKLAR:http://www.bizimbahce.net/forum/orkide-ciceginin-uretimi-t872.0.html


Dikey Saksı Potu Yapımı

0 yorum


pH nedir? pH Metreler

0 yorum

1) pH nedir?

pH, ürünün asitlik bazlık (alkalinlik) derecesini ifade eden bir ölçü parametresidir. pH ifadesi “Power of Hydrogen” yani Hidrojenin gücü anlamına gelmektedir. pH Hidrojen iyonları aktivitesidir. Bir çözeltideki hidronyum iyonlarının derişimini gösteren logaritmik ölçümdür. Sulu çözeltilerdeki H+ veya OH- konsantrasyonlarının logaritmik olarak ifadesidir. pH teriminde p; eksi logaritmanın matematiksel sembolünden, ve H ise Hidrojenin kimyasal formülünden türetilmişlerdir.Sulu çözeltilerin H+ ve OH- konsantrasyonlarını tek bir cetvelle ifade edebilmek için, H+ iyonu molar konsantrasyonunun eksi logaritması alınır ve buna pH adı verilir. Eğer H+ derişimi OH- derişiminden fazla ise maddemiz asidik; yani pH değeri 7 den düşüktür. Eğer OH- derişimi H+ derişiminden fazla ise maddemiz bazik; yani pH değeri 7 den büyüktür. Eğer OH- ve H+ iyonlarından eşit miktarlarda mevcut ise, madde 7 pH değerine sahip olmak üzere nötraldir.
pH ölçüm skalasındaki çok asidik çözelti 0, 1 veya 2 gibi düşük bir pH değerine sahiptir, bu da hidrojen iyonlarının büyük miktarda yoğunluğu anlamına gelmektedir.12, 13 veya 14 pH derecesi çok az miktardaki hidrojen iyonlarına karşılık gelmektedir. Eğer OH- ve H+ iyonlarından eşit miktarlarda mevcut ise, madde, nötral yani pH derecesi 7'dir.



pH teriminde p; eksi logaritmanın matematiksel sembolünden ve H ise hidrojenin kimyasal formülünden türetilmişlerdir. pH tanımı, hidrojen konsantrasyonunun eksi logaritması olarak verilebilir:

pH = - log10[H+]

2. pH Ölçümü Nasıl Yapılır?

pH, elektrik sinyali üreten bir araç (elektrot) kullanılarak ph metre cihazı sayesinde bu elektriksel sinyali, pH birimine çeviren potansiyometrik bir ölçümdür. Üretilen ve ölçülen sinyal bir voltajdır. pH ölçümünü yapabilmek için iki gerilime ihtiyaç vardır, pH ölçümü için gerekli olan elektriksel sinyal bu iki gerilim arasındaki fark ile oluşur.Bu iki gerilim şunlardır:

1. Algılama elektrotu ürün içindeki hidrojen iyon aktivitesinin logaritmasına oransal bir gerilim sağlar.

2. Referans elektrot ideal olarak ürünün aktivitesinden bağımsız sabit ve sürekli bir gerilim sağlar.

Referans ve algılama elektrotu arasındaki bu gerilim farkı ph metre tarafından ölçülür ve pH değerine çevrilir. 

3. pH Metre, pH Elektrotunun Verdiği Tepkiyi Nasıl Ölçer?

Referans elektrotu ve algılama elektrotu arasında oluşan gerilim farkı çözeltideki hidrojen iyonlarının aktifliğine bağlıdır. İdeal bir elektrot için, elektrotun tepkisi Nernst eşitliği ile ifade edilir:

E = E0 – 2.3 (RT/nF) log aH+

                                    ifadesinde:                   E: Referans elektrot ile algılama elektrotu arasında oluşan toplam gerilim (mV)

                                    E0: aH+ = 1 mol /l deki elektrotun standart gerilimi

                                    R: Gaz sabiti

                                    T: Sıcaklık  ͦ K

                                    n: İyonun değerliği

                                    F: Faraday Sabiti

                                    aH+: Çözeltideki iyonun aktifliği

                        2.3 RT/nF terimi Nernst eğrisi olarak ifade edilir. Şekil 1’e bakınız.



Pratikte gerçek bir elektrotun tepkisi şekilde görüldüğü gibi Nernst eğrisi gibi olmayabilir. Bundan dolayı kompanze edilmesi gerekir. Kalibrasyon dediğimiz bu kompanzasyon, ph metrenin şekil 1 deki gibi doğru karakteristik özelliklere ayarlanması işlemidir. Bir başka deyişle kullanılan elektrot her zaman doğru elektriksel sinyalleri algılamayabilir bu yüzden ph metre cihazının ayarlanmasıyla (kalibrasyon) ph değeri doğrulanabilir.

4. Asimetri Gerilimi Terimi Ne Anlama Gelmektedir?

            İdeal bir elektrotun, referans elektrotu ile ölçüm elektrotu arasındaki gerilim farkı 7 pH değerinde 0 mV’tur. Gerçek bir elektrot pH 7’de ideal bir elektrottaki gibi 0mV göstermeyip biraz sapma yapabilir, bu sapma asimetri gerilimi olarak bilinir. Normal bir elektrot +/- 15mV sapmanın dışına çıktığı takdirde bu elektrotun problemli olduğu anlamına gelmektedir. Elektrolit kısmı tıkanmış veya referans parça kirlenmiştir.

5. Elektrot Hangi Kısımlardan Oluşur?

            Bütün pH sensörleri cam ölçüm elektrotu ve referans elektrottan meydana gelir.

6. Referans Elektrotun Fonksiyonu Nedir? 

            Referans elektrot çözeltinin bileşimine bakmadan sabit bir gerilim oluşturmaktadır. Yaygın olarak kullanılan referans elektrotu Ag/AgCl ve Hg2Cl2’dir. Ag/AgCl elektrotu zehirsiz olduğu için ve geniş sıcaklık aralığına sahip olduğundan dolayı daha çok tercih edilmektedir.

7. Elektrotta Direnç İfadesi Nedir?

            pH membran camının direnci düşük sıcaklıklarda önem taşımaktadır. Dirençteki değişim elektrot tepkisinin değişmesine neden olmaktadır. Yüksek direnç düşük elektrot tepkisi oluşturduğunda, elektrotun bu sıcaklıklarda kullanışlı olmadığını göstermektedir. Örnek olarak bir elektrot yüksek sıcaklıklarda düşük bazik hatası için dizayn edilmişse düşük sıcaklıklar için kullanılmamalıdır. Bu yüzden üretici firmalar elektrotun çalışma aralığını belirtirler.

8. pH Elektrotunun Diyaframı Nedir Ve Neden Çok Önemlidir?

            pH elektrotunun üzerindeki diyafram elektrolit akışının, ölçülmek istenen çözeltinin içerisine akışına izin vermektedir. Bu şekilde elektriksel devre tamamlanmış olur ve referans elektrotla ölçüm elektrotu arasındaki gerilim farkı pH metre ile gösterilir. Diyaframın tipi elektrolitin ürünün içerisine akışını etkilemektedir ve bu da elektrotun tepki hızını ortaya çıkarmaktadır. Elektrotlarda yaygın olarak kullanılan diyafram tipleri ve önemli özellikleri aşağıda belirtilmiştir:   

Diyafram Tipi    Direnci (Yaklaşık)     Akış Oranı KCL @ 25 ͦ C         Uygulama

Platinyum                     0.5 kΩ                                  0.1 ml/hr                                              Normal uygulamalarda veya yüksek                                                                                                                                                         iletkenlikli  çözeltilerde

Seramik                         1 kΩ                                     0.05 ml/hr                                           Sulu çözeltilerde (iletkenliği                                                                                                                                                                      500µs/cm’den büyük) genel                                                                                                                                                                         ölçümlerde kullanılır. Yüksek tuz                                                                                                                                                             içeren ürünler için uygun değildir.

pH elektrotları üzerindeki cam membranlar elektrotun kullanım amacına göre farklı şekillerde çeşitlilik göstermektedir. Bugün kullanılan genel membran şekilleri aşağıda belirtilmiştir:




9. pH Ölçümü Yaparken Ürünü Karıştırmak Gerekir mi?

pH ölçümü için ph ölçmek istediğiniz ürünü karıştırmak zorunda değilsiniz fakat ürün karıştırıldığı takdirde çok daha hızlı tepki vermektedir. Seramik diyaframlı elektrotlar ürünün karıştırılma esnasında problem oluşturabilir. Diğer taraftan platinyum diyaframlı elektrotlar problem oluşturmamaktadır. Bu yüzden diyaframın seçimine dikkat etmek gerekir.

10. pH Metreyi Kalibre Etmek İçin Hangi Tampon Çözeltileri Kullanmak Gerekir?

Bu ölçmek istediğiniz ürünün pH değerine bağlıdır. Örnek olarak kahvenin pH derecesi 5’tir. Öyleyse, 4’lük ve 7’lik tampon çözeltileri ile iki noktada pH metrenin kalibrasyonunu yapmak yeterlidir. 

11. pH Elektrotu Ömrü Ne Kadardır?

            pH elektrotunun ömrü tamamen uygulamaya (kullanıldığı alana) ve kullanıcıya bağlı olarak değişmektedir. İyi bakılmış bir elektrot çoğu uygulamalarda 6 aydan 24 aya kadar ömrü vardır. Fakat elektrot, yüksek sıcaklıklara, yüksek basınca, HF veya kostik uygulamalarına maruz bırakıldığında büyük ölçüde ömrü azalmaktadır.

Derleyen:By  EyyupK
Kaynak:http://www.teknoistanbul.net/ph_metre.html